25 Şubat 2012 Cumartesi

KUCAKLAŞMA │A.Ş.│


Sana ilk sarıldığımda, 
Etimizin, derimizin ve 
Giysilerimizin içinden geçerek 
Birbirini kucakladığında ruhlarımız
Anlamıştım her şeyi... 


©Attila Şanbay │A.Ş.│

Kadındır Tüm Vapurlar │A.Ş.│



İsimleri hep erkektir ama
Bence tüm vapurlar kadındır.
Ya beklersin, ya ardından bakarsın
Peki ya binmişsen?
İşte o zaman yanmışsın...
İnmek istediğinde inemezsin,
İstemesen, sonunda mutlak inersin 

Kadındır tüm vapurlar,
En güzel koltuklarında hep
Senden başka yolcular...
Kıskanırsın...

©Attila Şanbay

23 Şubat 2012 Perşembe

ÖLÜM │A.Ş.│



Ölüm bir kasiyer, ‘Dünya Market’ kasasında;
Çıkışta hesabını öderiz, hayattan aldığımız ne varsa.
Ölüm bir resepsiyoner, ‘Ebedi Uyku Oteli’nde;
Girişte hesabı öderiz, ‘Tek Kişilik Oda’ tarifesinde…

©Attila Şanbay

Antigonish


Antigonish
Yesterday, upon the stair,
I met a man who wasn’t there
He wasn’t there again today
I wish, I wish he’d go away...

When I came home last night at three
The man was waiting there for me
But when I looked around the hall
I couldn’t see him there at all!
Go away, go away, don’t you come back any more!
Go away, go away, and please don’t slam the door... (slam!)

Last night I saw upon the stair
A little man who wasn’t there
He wasn’t there again today
Oh, how I wish he’d go away



Orada Olmayan Adam

Dün merdivenlerde,
Orada olmayan bir adamla karşılaştım.
Bugün yine orada değildi.
Keşke, keşke gitseydi…

Geçen gece saat üçte eve geldiğimde
Adam orada beni bekliyordu.
Ama etrafıma bakındığımda
Hiç göremedim onu orada!
Git, git, geri dönme bir daha!
Git, git ve lütfen çarpma kapıyı… (Güm!)

Geçen gece merdivenlerde gördüm
Orada olmayan küçük bir adamı
Bugün yine orada değildi
Ah, keşke, gitmesini nasıl da istedim… 

Antigonish / William Hughes Mearns  (1899)

19 Şubat 2012 Pazar

ZORUNDAYDIK │A.Ş.│


Belki sevmek, sadece kuşları ilgilendiren bir işti.
Ama biz insanlar, her şeyi taklit etmek zorundaydık.

©Attila Şanbay │A.Ş.│

GÜZEL KIZ- Söz: Attila ŞANBAY - Beste, düzenleme, yorum: Kerem MEMİŞOĞLU (Bir Temmuz sabahı, Bostancı-Mecidiyeköy otobüsünde, yanımdaki koltukta uyuklayan güzel kıza...)



Sadece Rastlantısal │A.Ş.│

SADECE RASTLANTISAL

Gidesim var buralardan,
Gidemiyorum...
Olur ya, bir telefon açıp da
Kahve içmek istersen,
Hemen gelebilecek kadar
Yakınında olmak istiyorum
Ve rüzgarın
Kokunu taşıyabildiği mesafede kalmak...

Seninle ayrı zamanlarda,
Aynı kaldırımlara basmak da güzel.
Belki bir kitapçıda,
Yeni çıkan bir kitaba
Senden hemen sonra dokunmak...
Farklı günlerde aynı vapura binmek,
Aynı memurdan jeton almak,
Aynı martıya simit atmak
Ama karşılaşmamak...
Gazeteciden aldığım para üstünde
Belki senin verdiğin bir bozukluk vardır,
O parayı, bir çakıl taşını
Büyüklerin asla anlamadığı bir tutkuyla
Cebinde taşıyan bir çocuk gibi,
Cebimde tutmak...
Bir üstgeçidin tırabzanında bıraktığın
Avucunu, senden sonra okşamak...
İyi yıkanmamış bir bardakla gelen çayı,
O bardağı daha önce senin kullandığını umarak,
Keyifle yudumlamak...

''Koca şehir, bu rastlantılar için çok büyük'' diyebilirsin,
Olabilir...
Ama bu şehir, sana ilk rastladığım gün de
Aynı büyüklükteydi.

Neyse...

Gidesim var buralardan,
Gidemiyorum...
Beni tutan sen değilsin,
Ben,
O rastlantılardan vazgeçemiyorum...


(©Attila Şanbay - Yazı İşleri A.Ş.)

Roman Karakterlerinin Oluşturulması



Karakterlerin oluşturulması

Bir romanın en temel taşını, romandaki karakterler oluşturur. Bu karakterler yeteneklerini en uç noktasına kadar kullanmak zorundadır. Roman karakterleri, gerçek, yaşayan insanlar kadar karmaşık olmayacaktır. Ancak okuyucunun onunla kendini özdeşleştirebileceği kadar da gerçek olmalıdır. Bu çok ince bir çizgidir. Örneğin gerçek bir insan gibi değişik özelliklere sahip olmalıdır. Zaafları olması, hatalar yapması gerekir. Bu romana tat katan bir unsurdur. Yaratacağınız kahraman tek yönlü olmamalıdır.

1) İşe ana karakterinizi oluşturmakla başlayın. Bir romanda en fazla iki ana karakter olduğunu unutmayın. Daha fazla ana karakter kullanımı çok nadirdir.

2) Ana karakterinize başa çıkması gereken bir problem yaratın. Ne istiyor? Ne için mücadele edecek? Romanın içinde mutlaka çatışma olmak zorundadır. Dış unsurlarla çatışmanın yanı sıra kahramanın iç dünyasında kendiyle ilgili bir çatışmasının olması da romana renk katacak bir unsurdur. Amacına ulaşması için kendi iç çatışmasını da aşması gerekmektedir. Kahramanınızın hiçbir iç çatışmaya düşmeyen çok güçlü bir karakter olması, romanı sıkıcı hale getirecek; okuyucunun onunla kendini özdeşleştirmesini imkansız kılacaktır. Kazanmak için doğmuş biri, herkese sıkıcı görünür. Örneğin: A, kocasından nefret eden, onu hayatında engel olarak gören başarılı bir iş kadını. Ancak kocasından bir yandan kurtulmak isterken; öte yandan da yalnız kalmaktan korkuyor olması gerekir. Bunun nedeni ise, çok küçük yaşta öksüz kalması olabilir.

3) Bu problemi çözmesinin önündeki büyük engelleri ve zorlukları belirleyin.

4) Yan karakterler: ana karakterin etrafında çatışma yaratacak diğer karakterleri belirleyin. Ona zor zamanlar yaşatacak, önüne engeller çıkartacak diğer karakterleri oluştururken dikkat etmeniz gereken bazı hususlar vardır. Bunlar, mümkün olduğunca az kişi kullanmak ve olayı anlatmak istediğiniz kadar karakter yaratmaktır. Fazlasından kaçının.
Tüm bu karakterlerin özelliklerini yazabileceğiniz bir dosya açmanız, bu noktada faydalı olacaktır. Aklınıza geldikçe onların kişiliği hakkında notlar eklemeniz gerekebilir.
…………..

Karakterlerinizi oluştururken dikkat etmeniz gerekenler:

Tutarlılık: Karakterlerin hareketleri ve konuşmaları, kişiliği ile tutarlı olmalıdır.
Diyaloglar: Romandaki kişilerin ve onların özelliklerini tanıtıcı olmalıdır.
Motivasyon: Karakterlerin o şekilde davranmak için geçerli nedenleri olmalıdır.
Değişim: Karakterler hikayenin başlangıcından itibaren çeşitli sorunlarla, çatışmalarla karşılaşmalı, bazen engellere takılmalı, bazen de onları aşmalı ve başarılı olmalıdırlar. Özellikle ana karakter, karşılaştığı sorunlar sonucunda başlangıçtaki kişi olmayacaktır artık.
…………………
Bazı yazarlar karakterlerini daha iyi tanımak için onlarla röportaj yaparlar; kimileriyse her birinin kısa özgeçmişini yazarak işe başlar. Bunu çeşitli sorulara cevap vererek gerçekleştirmek mümkündür. Bunların hepsine mutlaka cevap vermek zorunda değilsiniz. İçinden seçebilirsiniz. Bu sorular şöyledir:

Adı:
Adresi ve telefon numarası:
Doğum yeri ve tarihi:
Kilosu, boyu, fiziksel özellikleri:
Vatandaşlığı ve etnik kökeni:
Anne/babasının işi ve mesleği:
Diğer aile üyeleri:
Eşi ya da sevgilisi olup olmadığı:
Arkadaşlarının isimleri ve meslekleri:
Sosyal sınıfı:
Eğitim durumu:
Mesleği:
Maaşı:
Toplumsal statüsü:
Politik görüşü:
Hobileri
Kişisel özellikleri:
Korkuları, kaygıları:
Zekası:
Duyguları:
Geçmişteki hayal kırıklıkları:
En anlamlı deneyimleri:
Sağlık durumu, fiziksel kapasitesi:
Hangi yiyeceklerden hoşlanıyor, neler okuyor, neler seyrediyor, neler dinliyor, nasıl giyiniyor:
Hayata bakışı:
Ölüme bakışı:
Hayat felsefesi:


Karakteri Yaşama Geçirmek

 İnsanlarla ilgili iyi şeyler yazarken, karakterleriniz basmakalıp olmayan, "kişisel" insanlar olmalıdır. Bunu gerçekleştirmek zordur. Gerçek kişi hakkında çok fazla şey bilmek ya da yeterince bilmemek, başlıca zorluklar olsa da, karakter oluşturma yollarının çok fazla olması da zorluk nedenleri arasındadır.

            
Bir karakter oluşturmak istediğinizde, ilk önce karakterleştirmek istediğiniz insanı doğrudan anlatmayı düşünebilirsiniz. Yani bir karaktere ait görüşlerinizi, başka insanların onun hakkındaki görüşlerini ve karakterin kendisi hakkındaki görüşlerini açıklayabilirsiniz. Bu yöntem kuramsal olarak amatör bir yazar için oldukça sıkıntı vericidir. Ancak üslubunu oluşturmuş, keskin gözlemci olan olgun bir yazar için oldukça etkilidir. Özellikle romanda etkili olan bu yöntem, özetlenerek kullanılırsa, öyküde de etkili olur. Sinclair Lewis, karakterlerini oluştururken, bazen oldukça yalın, açıklayıcı ifadeler kullanmıştır:

          
Bay Tozer zayıf, sıradan ve karısı gibi, güneşten bitkin düşmüş haldeydi. Tıpkı onun gibi kısık gözlerle bakıyor, sessizliğini koruyor ve kendi kendini yiyordu. (Arrouısmith)

          
Daha sonra karakterle ilgili kısa bir açıklamada, birkaç cümle kullanmanız gerekebilir. Önemli olan, bu cümlelerin, açıklamalarınızın doğal bir parçası olarak görünmesini sağlayabilmenizdir.

         
İkinci olarak, karakter oluşturma yöntemleri arasında, yalnızca bireyselliği yansıtan belli başlı ve etkin ayrıntıları kullanarak, karakterinizi betimleyebilirsiniz.

        
Üçüncü olarak da, bir kişinin nasıl biri olduğunu göstermek için, kendisinin yarattığı her zamanki çevresini ya da yabancı bir çevreye olan tepkisini kullanabilirsiniz.

        
Karakter oluşturmanın dördüncü yolu, bir insanın düşüncelerini, bilinç akışı biçiminde ya da denetim altına alınmış biçimde kullanmaktır.

        
Beşinci yol, karakterinizin diğer insanlara gösterdiği tepkilerin gösterilmesidir.

        
Altıncı yol, karakterinizi konuşturmaktır.

       
Yedinci olarak, küçük ve her zamanki gibi bir zamana, bir yere özgü davranışları ya da bütün bir öyküye ait davranış biçimini de katarak, karakterin davranışlarını kullanabilirsiniz.
      

Sağlıklı bir sonuç verdiği sürece, konuşmaların ve davranışların gösterilmesi, karakter oluşturmada en etkili yöntemdir. Ancak iyi bir anlatı incelendiğinde, bu yöntemlerin birkaçının bir arada kullanıldığı görülebilir. Eğer insanlar hakkında yazmak zor görünüyorsa, büyük olasılıkla kendinize şu soruyu soruyorsunuzdur: ‘’İnsanlar hakkında yazacak kadar, onları nasıl iyi tanıyabilirim ve nasıl tarafsız olabilirim?’’ Yazılı anlatımda (ve gerçek yaşamda) bir insanın temel özelliğini yansıtan sürekli ve önemli bir niteliği konusunda karar vermeniz gerekebilir. Eğer bir personel elemanı seçiyor olsaydınız, insanları yar­gılamadaki kurnazlığın temel özellik olduğuna karar verebilirdiniz. Evlenmeyi düşünüyor olsaydınız, sadakatin temel özellik olduğuna karar verebilirdiniz. Yazmak için hazırlanırken, örneğin bir insanın parfüme olan düşkünlüğünün önemli olmadığını düşünürsünüz. Eğer estetik kaygısı olan, sıradan olmayan bir insansanız, bir insanın güzelliğe olan kayıtsızlığının, onun temel özelliği olduğunu düşünebilirsiniz. Çoğumuza göre, insanın acı çekmesine kayıtsızlık, önemli bir özelliktir. Aynı zamanda pek çoğumuza göre de cömertlik, cimrilik, iyilik, zalimlik, dürüstlük ya da şerefsizlik, bazen cesaret ya da korkaklık, bir insanın temel özelliği olarak görülebilir. Bir yaratıcı yazarlık çalışması kişisel değerlerin dile getirilmesi olduğu gibi, sizin temel bir özelliği seçişiniz de, dürüstçe bir bireysel tercih sorunudur. Bazen karakterinizin başarılı olmasına ya da onu mahvetmesine yol açabilecek bir özelliği seçebilirsiniz; bazen de yalnızca sizi eğlendiren küçük bir zaafını... Önemli olan kişisel buluşlarınızı anlatmanızdır.

        
Karakter oluştururken, niçin temel bir özelliğin vurgulanması gerekir? Bu soruya başka bir soruyla cevap verilebilir: Atıcılık yeteneğinizi geliştirirken, niçin bir ahırın duvarını hedef almak yerine, bir boğanın gözünün içini hedef alarak hedefinizi daraltırsınız? Bir insanla ilgili yazarken, onun kurumuş bir iskelet gibi sert olduğunu düşünmeyin. Siz ona iyi davranırsanız, o da size temel özelliklerini ele verecek şeyler söyleyebilir. Sizin, karakterinizi yansıtacak temel özelliklere gereksiniminiz varsa, buna okurların da gereksinimi vardır. Okura her şeyi anlatmak yarar sağlamayacak, büyük olasılıkla kafasını karıştıracaktır. Böyle bir metin, yoğunlaştırılmış bütünlükten yoksun, belli belirsiz göndermelerle düzenlenmiş olarak kalacaktır. Örneğin karakteriniz küstah biriyse, bunu öykünüzde yalnızca bir kez söyleme­yin; onun küstahlık etmesine bütün öykü boyunca izin verin. Değişik biçimlerde bu özelliği vurgulayın.

          
Ne zaman insanlar hakkında yazarsanız yazın, temel karakterinizin etten ve kandan oluştuğunu gösterme yeteneğiniz, sizin için gerçek bir sınavdır. Bir kuklayı, kendi kendine hareket eden bir makineyi, genelleştirilmiş bir soyutlamayı, düz, tek boyutlu bir figürü değil, tam tersine çok yönlü, bireysel, üç boyutlu bir figürü anlatmayı tercih edersiniz. Başkaları tarafından yazılmış bir öyküyü okurken, bazen kendinizi o öyküdeki karaktere cevap verirken bulursunuz; onun odaya girişini görür, sesini ya da nefesini duyarsınız, kaslarınızı onunkilerle gerersiniz; eğer onun seviyorsanız, onunla umutlanır, onun için kor­karsınız. Eğer ondan hoşlanmıyorsanız, başkaları için umutlanır, ondan korkarsınız; onun tavırlarını ve zihninin işleyişini anlarsınız. Onu zihninizle izleyebiliyorsanız, karakteriniz sizin için capcanlı görünür.

        
Okurlarınız için karakterlerinizi yaşama geçirebilir misiniz? Belki de hiç kimse size tam olarak karakterlerinize nasıl yaşam kazandırabileceğinizi söyleyemez. Edebiyatın nasıl etten ve kandan oluştuğu yanılsamasını size anlatacak sihirli bir formül yoktur. Karakterlerinizi tanımanız en iyi yoldur. Burada işe yarayan iki varsayımdan söz edilebilir: Birincisi, karakterinizi aklınızla ve duygularınızla anlamanızın, onu yaşama geçirme şansınızı artıracağıdır, İkincisi, bilinçli bir çabayla, karakterinizin ayrıntılarına nüfuz ettiğiniz takdirde, ona yaşamın kıvılcımlarını verebileceğinizdir.

      
Profesyonel yazarlar temel karakterlerini tanımak için büyük çaba harcarlar. Dördüncü romanını yazmakta olan bir yazara, bir grup öğrenci onun yöntemlerini sorduğunda, "Yoo, hayır! Plan yapmam," cevabını alır. Oysa yazar konuşurken, dosyasından köydeki başlıca ağaçlar ve evlerle ilgili bir taslağı, temel düşüncesinin bir özetini, plan senaryolarını, sonuç paragraflarının sözcüklerini ve karakterlerinin yaşamöykülerinin taslaklarını çıkarıyordu. Temel karakteri için atalarını kapsayan bir özet, geçmiş yaşamı, çevresel etkileri, mesleki uğraşılarını, gelecekle ilgili hedeflerini, fiziksel görünüşünü, duygusal güdülenmelerini kapsayan taslaklar vardı. Temel karakterlerini, kendi ailesindeki ve çocukluğunu geçirdiği çevredeki insanların sorunlarını kullanarak oluşturuyordu. Aynı zamanda, temel karaktere nüfuz ediyordu. Deneyimli yazarlar öykü yazmadan önce çok fazla sıkıntıya girdiklerine göre, sizin de yazmaya başlamadan önce karakterlerinizi tanımaya çalışmanız gerekmektedir.

            
Bir karakteri nasıl tanırsınız? İnsanları izleyerek başlayabilirsiniz. Şu sorulardan bazıları size yardımcı olabilir: Kişinin yüzü gerçekte neye benziyor? Gözleri, ağzı, burnu ile ilgili neler ona özgüdür? Yüz ifadesi kolayca değişiyor mu? Onu farklı durumlarda, örneğin sevdiği bir kızla, sevdiği bir erkekle, güvenmediği biriyle konuşurken, kendini yetersiz hissederken, mutluyken, mutlu etme kaygısı içerisindeyken, pazarlık ederken, uyuyakalmışken, resmi ya da sosyal bir olaya hazırlanırken izleyin. Saçının rengi, yapısı, biçimi neye benziyor? Ellerini ve ayaklarını nasıl kullanıyor? Jestleri ve mimikleri nasıl? Nasıl yürüyor? Uzun adımlarla mı, sallana sallana mı, sinsi sinsi mi, sendeler gibi mi yoksa asker gibi mi yürüyor? Kas hareketleri nasıl? Bunlar onun dürtülerini ve amaçlarını belirliyor mu? Düşünürken gözlerini kısıyor mu? Şaşırdığı zaman parmaklarını ısırır mı? Kendisinden daha düşük ya da yüksek gördüğü insanlarla birlikteyken, savunmasız yakalandığında nasıl davranıyor? Yüzünün belirli bir ifade biçimini alması, içinden geçen duygulan ele veriyor mu? Onu fiziksel ayrıntılarından seçtiğiniz özelliklerle bir karakter olarak betimleyebilir misiniz?

          
Karakteriniz nasıl konuşur? Sözcükleri uzatarak mı, cümlelerin sonunu yutarak mı konuşur? Ses tonu gür mü, rahat mı, gergin mi, çınlayan biçimde mi? Yazı diliyle mi yoksa konuşma diliyle mi konuşuyor? Deyimlere yer veriyor mu, yoksa geleneksel ya da betimlemelerle mi konuşuyor? Gözlerinizi kapattığınız zaman, özgün bir konuşma duyuyor musunuz? Nasıl gülüyor?

         
Herhangi bir karakter üzerinde çalışırken, fiziksel ayrıntıların değişen ve değişmeyen yanları olduğunun farkına vardığınızda, daha dikkatli gözlem yapmalısınız. Örneğin, karakterinizin gözleri mavidir, diyelim. Ama mutluyken daha açık mavi, kızgınken daha koyu mavi olsun. Sesi de her zaman aynı olsun ama ruhsal durumuna göre değişebilsin. Davranışları da aktif ve pasif olduğu zamanlarda değişebilsin. O zaman, karakterinizi her durumunda iyi gözlemlemeniz gerekecektir. Fiziksel ayrıntıları gözlemlerken duygularınızı kullanmayı, aklınızla da karakterinizi anlamayı öğrenmelisiniz. Onun eğilimleri, zevkleri, ilgileri, favori sporları, okudukları, alışkanlıkları, arzulan hakkında ne biliyorsunuz?

        
Eğer karakterinizin arzuları güçlü ise, bunlar iradeleri tarafından denetlenebiliyor mu? Benliği güçlü mü? Önyargıları nelerdir? Kendi başına olduğu zamanlarda en çok ne düşünür? En iyi arkadaşlarıyla görüşmekte isteksiz olduğu zamanlardaki düşünceleri nelerdir? Bu düşüncelerini birisine anlatır mı? Bu sorular karakterinizi tanımaya yetmese bile, onun hakkında neler bildiğinizi ortaya çıkarması açısından yararlı olabilir.